KALEMİN GÖZYAŞI

Aralık 20, 2006

KAÇIŞ DENEMESİ {Eda AKTAŞ}

Filed under: yenilgi.com — iedebiyat @ 9:12 am

.a

Sen bu meçhulün faili olabilirsin sadece!

İçli türkülerden geçerken yollar

Hala diriyken tablada kül

İçimde bir gül gözlerinden ölür!

Gitmek dilerim turna kanı mürekkebimde donduğu vakit!

Kırmak isterim hatrını harın!…

İşte,

Derunumda kuyular sıralarken mütercim

Bir Yusuf dilerim, değilken Züleyha!

Aklımın bir ucundan geçerken kalbimin müstakil bahçelerine

Sen bu meçhulün faili olabilirsin sadece!

-bana kal de!-

 

.b

Sen bu seslenişin kalbi olabilirsin sadece!

Ellerimde bir demet okyanus vardı oysa!

Münferit güller getirdim sana pusat gölgelerinden!

Ölümü hatmettim kanarken gülbank!

Gördüm tuzlanmış yarada kanı

Ebabiller bekliyordu sırtım namluyla boğuşurken!

Gücenmiş yağmurlar getirdim sana çöl diyarından!

Telef olmuş yanlarım ağrıyor şimdi!

Kaç kalmak bana yeter ki?!

Beter kalsan da bu viranede

Sen bu vedanın şahidi olabilirsin sadece!

-bana kal de!-

 

.a leylim kül kaldım

.muradım yangınlarda!

.onikisiekimin

HERKES DEĞİLSİN!{Yolcu dergisi.sayı:40}

Filed under: Yolcu Dergisi — iedebiyat @ 8:24 am

Bİr vicdan ayaklanmasına doğru genişlerse kalbin/ şiir gibi yürürse ince ve narin…
Anla ki herkes değilsin!

Gel sevgilim biraz soluklanalım. Çok düştük biraz soluklanalım.
Maviye çalan bir çocuk geçsin gözlerimizden. Kara bir günü daha ifşa ettik mavilenelim.
Bir geceye daha sızdığımızın resmidir bu, bir karanlığı daha patlattığımızın.
Çok sesli bir koro orotoryomuzu yapın.
Cümlelerin arasından sızıp bulanık bir ırmakta sır olalım.

/ Son virdine yataklık yapacağımız bir derviş bulalım.Çıtı pıtı bir kente, tedavülden kalkmış ağır nefeslerle girelim. Ve kenarı çentikli bir bilboardın tam ortasına bağdaş kuralım.
Gel sevgilim, kapısı çalınmış evleri, yüzüne bakılmayan yetimleri hırkamızın altında, yüreğimizin boşluğunda saklayalım. /

Ah toprak künhüne varamadığımız rüyalar, kaç yerinden çatladı bir tohum, sis neden ellerimizden akar, hangi işaret bu kumpası bozar ve gözlerin neyin rengine çalar?
Bir geceyi daha bölelim, bir dilim sana bir dilim aç kurtlara…
Dudaklarım mühürlendi sevgilim sandım yeryüzü mühürlendi. Tenimde zahit bir ateş.
Ey aşk suretinde gelen yalan. Kocaman bir yüreğe değer gibi geçtin sokaklarımdan.
Ne kadar da sırnaşık bir heyüla göğümüzde asılı kalan güneş.
Dışın zaptedilmez harami. İçin sevgilim uyut beni.

Ruhumuzu darp eden isyan, erimez de saçaklarımızdan sarkarsa ihanet.
Cinneti o zaman sözlerinde tutuklu kalmış susuşlarım say.
Kabil emziren bir zamanla sürgit yoldaşların kahrı düşlerimizi kundakladığında bir sen bil herkes değilsin.

Ruhumuzun aynasında saklı kalan bir vahadır örgütlenmiş bu bahar.
Sen bilirsin bu kokuyu, yusuf’un zindanındaki küf, bu buğu.
Üzerimize serpilmiş kıyımdır; ya coğrafyamız talan ya da sevincimizin atıldığı bu dipsiz kuyu.
Alnımızın çatından sarkıtılmış sarkaç mahşerin tam ortasından geçip hüznümüze dokunuyor.
Ve ruhumuz sevgilim ölüm görmüş yalnızlıklara gömülüyor.

Uzatmalı bir iklim bu. Hiçbir şey kadar masum.
Buğday teninde bir sözcük düşer kalbine. Başak renginde bir  bahar çağır.
Ağlayan coçukların gözyaşlarnı çal. Sıkılmış bir yumruğun öfkesini tasdik et.
Ve öğret bana sevgilim demirin ve mizanın kavlince
Nedir sabrımızın  gergefine takılıp kalan bu ayrıksı
Bu sukunet…

Ömer İdris Akdin
Yolcu Dergisi
sayı: KıRk

ZÜLEYHA’NIN YUSUF’U

Filed under: yazarlar — iedebiyat @ 8:11 am

hiç olmadığı kadar karanlık ve hiç olmadığı kadar yağmurlu bir gecede Yusuf’u hatırlayan Züleyha,çöle ve ırmağa baktı.Buhur yakma saati çoktan geçmişti tapınakların.Züleyha geçmiş zamanlara ve gelecek zamanlara baktı.Dudağının ucunda kendi hikayesine tanıdık  acı bir gülümseme vardı.

Duy,dedi Züleyha,duy beni ey gelecek zaman,duy beni yazılmış ve yazılacak olan
bütün hikayelerin kadın kahramanları.
Bütün o yaşanmış ve yazılmış olan,
bütün o yaşanmamış ve yazılmamış olan
hikayelerin kadın kahramanları.
kadınlar ve kızlar,
dişil ve doğurgan,
duygusal ve duyarlı olan.
eril olmayan yani,
fethetmeyi değil fethedilmeyi bekleyen kale,daima.

gecenin karanlık koynunda kapılarını açan kent,
en fazla, en fazla bir sandalı koynuna alan deniz.
Durağan
ve çaresiz
ve lekesiz
ve temiz tertemiz.adı tarihe geçmiş ve geçecek
dişil ve doğurgan ,
kadın ve kız olan yani ki
yani ki bütün hikayelerin baş kahramanı olan.

Dünyanın çevresinde döndüğü asıl güneş,çağların gerçek sahibi,gerçek yazıcısı tarihin,
bir anda en güçlü hükümdarları yerle bir kılan
en güçlü kumandanları köle,en zelil köleleri hükümdar kılan,
tutsakları en derin aydınlıkta hür,hür olanı en koyu karanlıkta tutsak kılan,
hükümsüzü birden hükümlüye çeviren,
hükümlüyü birden hükümsüz eden,
Geçer akçeleri geçmeze,geçmez akçeleri geçere dönüştüren saklı ve gizli bir el.
ama güçsüz,
çünkü daima ödeyen ve ödenen bedel .
Duyun beni geçmiş ve gelecek zamanları bütün hikaye kahramanı kadınları
ve hikaye kahramanı olmayan kadınları.

bir ben gibisi olmayacak aranızda,
hiçbirinize benzemediğim kadar hiçbiriniz benzemeyeceksiniz bana.
Hepiniz düz yollarda,sakin ve güvenli bir yaşamın koynundasınız,
bense derin ve karanlık bir kuyunun başındayım.
Fethedilen değil fethe kalkışan olarak  kalacak geçmş ve gelecek zamanlarda adım.
acım acınızdan,
gücüm gücünüzden çünkü çok daha fazla
aşk benim hakkım,
aşkın,hakkımız olmayanı istemek anlamına geldiğini bildiğimden bu hak ediş,
çünkü bu aşk benim yazgım,
çünkü kutsal kitaplarda zikredilecek benim adım,
Yükselmek için düşmek,arınmak için kirlenmek,
çıkmak için batmak lazım.

Yeniden doğmak için ölmeli insan bir kerre,
Ruh olmak için teni yakmalı kadın
ve suyun serinliğini bilmek için ateşe düşmeli kadın.
Vurucu,kavrayıcı ve kuşatan,
durmayan,koşan,
böyle yazılmış benim yazgım,
kutsal kitaplarda böyle geçecek adım,
yazgıma ben nasıl başkaldırırım?

Hanım hanımcık ol,böyle denecek Leyla’ya.Ve o da öyle olacak.Çöle düşen Mecnun,Leyla değil.Leyla ağlamak için bile bahane bulmak zorunda.Ben öyle miyim ya?

Şirin’in bahtına düşen,uğrunda dağlar delinen olmak olacak,dağları delen değil.Suyu bulmak Ferhad’ın bahtı.

Aslı,en fazla bir ah,felekleri tutuştursa da.Açılıp kapanan düğme aslı boyundan ayağa.Yanıp küle dönmek Kerem’in hakkı olacak.

Ben Aslı gibi miyim ya?
Evli evinde,yerli yerinde,
bana yazılansa,benim alnıma,Yusuf’un gömleğini yırtmak boydan boya,
nasıl karşı çıkarım yazgıma?
Adım,
ey geçmiş ve gelecek  zamanların
dişil ve doğurgan,duygusal ve duyarlı,
hanım hanımcık,durağan,
ve çaresiz
ve lekesiz
bütün hikaye kahramanları.
Adım adınızla birlikte anılsa da,
dağlar ıramaklar arasında,
gökler ve yer arasında olduğu kadar mesafe oacak adımla adınız arasında.

Siz,yazgınızla iffetli,
çaba harcamayacaksınız eteğinizdeki çamuru akıtmaya.
Ben yazgımı yükleneceğim önce
sonra yazgımdan iffeti çıkaracağım.
Bu yüzden Yusuf’un arkadan yırtılan gömleğinden
Züleyha’nın önden yırtık eteğine kadar uzanacak yolum,adım adım,
AŞK BENİM HAKKIM.

nazan bekiroğlu

WordPress.com'da Blog Oluşturun.