KALEMİN GÖZYAŞI

Aralık 2, 2006

TOPAL ALBATROS

Filed under: Denemeler — iedebiyat @ 9:38 am

Sessiz ve sakin sabahlara büyüttüm yalnızlığın lafazan ve hayırsız çocuğunu…çaresizlik yuvadan düşen bir yavru kuşun karıncalara yem olan müntehasını anlatamadı,sürekli ağlayan bir çocuk vardı gözlerinin kapısında badire bir yağmur gibiydi ellerine…aşk kaldır(a)madı senin düşünün duvarlarını tırnaklarıyla söken zebun bedenini…

Gözlerin söcüklerimin nefesinin kesildiği menattır,arkandan bakarken belki de hep bu yüzden öldüm…evet! gitmek gerideki için bir anlamda hayatı yarım solukla yaşamaktır…gözlerimin yağmurlarından yıkık bir şehri tezyin ediyorum aklımın tualine,acının payidar bir sancısını demirletiyor kalbimin kıyısına tüneyen kan kuşları…kapılarını suratıma çarptıkça aşktan utanmayan belahet bir insan olmalıyım ki yine gidiyorum…ağlıyorum ama,ben bunu hep yapıyorum!…

Gece olunca eşk´imde İstanbul yüklü bir gemi batırır yalnızlığım…yokluk,aklımın batığında kırık bir amfora gibi keşfi bekler…hıçkırığımın kelebekleri içimin en sakil yanında mezarlıklarını çoktan kurmuştur ve öyleki ne vakit adın usumun duvarlarına çarpsa ölüme amade bir çocuk oturur gözlerimin pınarlarına…göğün uçuk mavisi gömleğini ütülediğimden beridir yağmurlu çocukların hemencecik öldürebileceği kadar aciz bir insan oluyorum…zifiri kutularımdan kanımı içen yarasa kanatlı sözcüklerim uçuştu ve her seferinde ölüme ihtibas etmem senin İstanbul´u paslı bir hançer gibi düşeme saplamandan oldu!…

Suskunluk çeşm-i giryanımda çırpındıkça boğulan bir çocuk gibiydi,kedilerim koltuğumun altında hüzünden büyüyen bir aslan kesildi ve artık sensizliğin alameti olmalıydı şeytanın tuttuğu bir imamın sözcüklerimi yıkaması…bir düş düşmeliydi acılarımdan koynuma…mevsimlerin savaşında galip gelen hep zemheri olmamalıydı…bi çocuk sobelemeliydi İstanbul´un gözlerini yanaklarına…sessizlik meytinde doğrulan son vasiyeti kara bir sahife olmalıydı…ağlayınca gözlerine biriken bir ummandı belki mavi…hüzün acıdan yapılma öyle bir sözcüktür ki İstanbul´la bir olsanız kaldıramayacağınız kadar kallavi!…

Ölüm şimalime dişi bir kılkurdu gibi girer,ben içlendikçe kemirir,ben “sen” dedikçe bitirir…eylül,şimdilerde şiirlerle kapıma gelipte ünlemlerimi dilenen bir yaprak dökümü değildir artık…aşkın fesleğen kokan terennümleri şimdilerde koca bir kentin dilinde beyhude bir türkü gibi söylenir…benim sözcüklerimin sonbaharı yok Mevt sevgilinin aklına dökülsün!…benim acılarımın değirmeninden ışıttığım şehirlerim çok!…sevgili git derse sen kal de Mevt!,bir kelebeğin ömrü kadar da olsa kal de!…beni kalın harflerle sevgilinin gamzelerine göm Mevt!…

Artık senden sonra bedenimde muhibb bir benliği büyütmeliyim,gülüşümün ceketini unutmalıyım artık tebessümünün askılığında…vakur bir yalnızlığı İstanbul´un ceplerine bıraktım,harfler İstanbul´u nasıl kuşatır…konuşmamalıyım!…

Ben boğazda topal bir albatrosum
bana İstanbul´suzluğa tüne deme ey yar!…
sesinin öfkesini öpeyim bana sus deme!…
git! dersen,öl! demiş olursun…
bana git deme ey yar!…

kasımotuz ikibinaltı
                                               


Yazar : notalone

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.